1 | Kuantalan Karineleri| Ahlâk Anlayışları–Eğitim Etütleri–İnsan İklimleri–Sürdürülebilir Sistemler

Kuantum-yapay zekâ çağının karmaşık (bedensel-ruhsal/maddi-manevi/reel-sanal) konfigürasyonlarında antropolojik atmosfer akışır. “ Sosyal sürdürülebilirlik sistemleri  [S 3 ]” bakımından insanlık iklimlerindeki dinamik dönüşümlerin yeniden anlamlandırılmasına ihtiyaç duyulur. Haddizatında insanlığın ortaklaştığı kadim kültürlerin ve müştereken paylaştığı medeniyet iklimlerinin katışık hâlleri klasik Kartezyen aygıtlarla eksiksiz ölçümlenemez. Bunun için kuantum-bazlı antropoloji aparatları yarar sağlar. Zira kuantropoloji “asabiyet ayrımlarını” araçsallaştırmaz. Kuantaraçlar kullanılarak insanlığın ortak dünyasının kavramsal kesişimlerini (beyaz-siyah/doğu-batı/güney-kuzey/çevre-merkez/liberal-muhafazakâr) kapsayan S 3 yaklaşımları geliştirilir. Kuantinsanlık-S 3 nazariyeleriyle bütün “dünya çocuklarına” bırakılması hedeflenen “müşterek miras” ise şöyledir: kolonisiz-kölesiz-sömürgesiz/savaşsız-şiddetsiz-terörsüz bir dünya. İnsanlık açısından “2’nci kuantum asrının” birinci ç...

“Kendi kader kulvarlarını” partizan politizasyon pratikleriyle paralize eden “toplumların enerjileri” ahlâki erozyon, sosyal çürüme ve insani yozlaşma döngüsünde dalgalanır. Oysaki insanlığın “fiziksel beka-psişik varoluş” dinamikleri “kuantum kapsayıcılık” kurallarıyla kaimdir. Fiziksel-psişik boyutlarıyla “madde-mana âlemi bütün” diyen “nötral monizm” yaklaşımlarına istinaden insanlığın “beden-ruh iklimlerinin” 1/3’erlik oranlarda sağa veya sola polarize alanlarda, 1/3’lük oranda ise ortadaki “nötral alanda (nötralanda)” her iki yönlü “kuantal konfigürasyonları” kapsadığı anlaşılmaktadır. “Nörokuantoloji” akademik ekolünün transdisipliner analizlerinden alınan bilimsel ilhamlarla söylersek, yaratılışları itibarıyla dünyanın belli bir döneminde bulunan insanların 1/3’erlik iki kutup kısmı sağ-sol spinlerde, ortalarındaki 1/3’lük kısmı ise nötral, kutupsuz, “spinsizlik hâllerinde” yaşatılıyor olabilir. Eğer öyleyse insanlık doğası gereği “nötral hayat alanı [©NHA]” ihtiyacındadır. ...

  Asırlarda akışarak, dalgalarla dönüşerek yol alıyor dünya ülkeleri ve insanlık âlemi. Adeta aynı gemide hep birlikte eşlenik etkileşimlerle ve döngüsel seyirlerde birbirimize dolaşıyoruz. Böyle baktığımızda dolanıklık döngülerine benzeşik biçimlerde konfigürasyonlara karışıyoruz. Bu karışımların ürettiği ortak enerji müşterek medeniyet kazanımlarına dönüşebiliyor. Aslında insanlığımızın ve esasen ülkelerimizin yüz yıllara sâri sosyal, hukuki, sivil, medeni ve bilimsel kazanımları paylaşılabiliyor. Böylesine açık niteliklerdeki paylaşımlar asırlara armağanlar sunabiliyor. İşte tam da bu noktalardan hareket edebilen herkes “Dijital Atölye: Bilimsel Araştırmalar-Akademik Çalışmalar ( https://www.facebook.com/kuantalan/ )” üyelik sayfasını kullanabiliyor.29/10/2023

Ekoloji-eğitim etütlerinin “nötral” nazariyeleriyle sosyal “sürdürülebilirlik” sahalarına  baktığımızda , “kuantum karakterli” sanat eserlerinin pedagojik etkilerini yeniden gözlemleyebiliriz.  Hayat boyu öğrenmeye katkısı bakımından Barış Manço diskografisi “7’den 77’ye” hepimizin hayat habitatına ve hayal ufkuna ulaşır. “Benden öte” şarkısı üzerinde beraber düşünmek ve birlikte konuşmak herkes için yararlıdır. Sezen Aksu’nun “bir kedim bile yok” ve “bir çocuk gördüm uzaklarda” şarkıları insanların “kuantum karmaşık” biçimlerde şekillenen “hissiyat haritalarına” işaret eder. Şebnem Ferah’ın “can kırıkları” şarkısı da öyledir. Elbette hepimiz “can” taşıyoruz ve “camlar” ile “canlarımız” kırılabiliyor. İnsanlar olarak “ruhlarımızın kalıplarına,” yani “kalbimize/kafamıza,” saplanan “cam/can kırıklarının” manasını “kuantum psiko-sosyal araştırmalar” kapsamında anlamalıyız.  Kuantum sosyal değerlerin, antropolojik duygu frekanslarının “fabrika ayarlarını” bulması ve fıtraten ...

Kolektif bilinçaltı işleyişlere ses veren “bilişsel burhanlar” ve “kuantum-tipinde karineler” kişisel hayatımızda da bizatihi deneyimlediğimiz hususlardandır. “Gezmesek de, tozmasak da O köy bizim…” dizelerinin psişik yankıları hepimizi kuşatır, iç/dış âlem akisleri ruhlarımızı ve bedenlerimizi sarıp sarmalar. Annemin halasının toprağa veriliyor olduğu haberi ile cep telefonumdan yengemi (dayımın eşini) “sesli olarak” aradığımda karşılaştım. O esnada ben tek başıma kendi konutumdaydım. Hâleti ruhiye akışım zaten dertlerle dolu seyrediyordu. Annem yanımda değildi. Belki mahalle çarşılarında veya komşularındaydı. Hayatım boyunca fiziken çok az gördüğüm büyük halamın bedenen vefatı doğal seyrinde beklenen bir hadiseydi. Artık bedenen toprağa karıştıydı. Ancak “yürekten seslenen hisli bir insanın” psişik sedaları içimle/dışımla aksetti. Acı, elem, ıstırap duyguları fiziken kat edilmesi güç mesafeleri kolayca aştı ve hakikaten çok uzaklardaki konutumda beni ansızın yakaladı. Ruhsal akış den...

  “Akışta demetlenmiş…kâinat” dizeleri kuantum-benzeşik göndermeler ima ediyor. Kuantum görüş aparatları sembolik uzay-zaman aynasına tamamlayıcı kodlamaları yansıtırlar: karmaşık dönüşümlü parçacıklar, açık uçlu açısal momentumlar, dolanık dalgaların kırılım fonksiyonları, lâmekân enerji alanları. Velhâsıl kuantum kodlarının bütünselliği yeni keşif güzergâhlarına daha önce denenmemiş psiko-sosyal patikalar açabilir: iç içe ruhsal akışlar, dinamik kültür demetleri, birbirine dolanık siluetler, çakışan psişik gölgeler, eşlenik döngüler ve ara yüzler.  Antropolojik araştırmalarda, etnolojik çalışmalarda klasikten kuantum moduna geçilebilirse; psiko-sosyal atmosfer, hareketlilik, likidite, mobilite gibi dinamik faktörlerin oluşturduğu uzay-zaman konfigürasyonları yeniden anlamlandırılabilir. Kuantum anahtarlarıyla bugünün psiko-sosyal dinamiklerinin dün ve yarınla bütünleşik olduğuna, şimdi yaşananların da geçmiş ve gelecek ile birlikte tamamlandığına dair açılımlar kavramsallaşt...